OBEZİTE
Çocuk ve adolesanlarda ülkemizde ve dünyada sıklığı giderek artan önemli bir sağlık sorunudur. Genel olarak obezite enerji alımının enerji tüketiminden fazla olduğu durumlarda vücut yağ dokusundaki artma ile karakterizedir. Obezite sıklığının tüm dünyada giderek artmasına yol açan faktörler arasında geetik yatkınlık, yaş, cinsiyet, ırk, ailesel yatkınlık, sosyokültürel düzey, beslenme alışkanlıkları ve azalmış fiziksel aktivite sayılabilir. Obezite en sık yaşamın ilk yılı, 5-7 yaş arası ve ergenlik döneminde görülmektedir. Obez çocukların 1/3’ü obez adolesanların ise %80’i erişkin yaşlarında da obez olmaktadırlar. Erişkin obezlerin yaklaşık %30’unun çocukluk çağında da obez oldukları gösterilmiştir.
Endojen obezitenin oluşumunu etkileyen faktörler, genetik faktörler, bazı sendromlar, monogenik obezite durumları, hipotiroidi, Cushing hastalığı ve Cushing sendromu, büyüme hormon eksikliğidir.
Obezitenin tanımlanmasında vücut kitle indeksi, görece ağırlık, bel-kalça oranı (erişkinler için >0.72 ise anormal), bu oran erkeklerde 1, kadınlarda 0,9’un üzerinde ise metabolik sendrom ve tip 2 diyabet açısından risk teşkil etmektedir.
Obezitenin komplikasyonları:
İnsülin direnci erişkin tipi şeker hastalığının çocukta da ortaya çıkmasına neden olur. Eğer ailede şeker hastalığı varsa bu tablonun ortaya çıkma olasılığı daha da artar. İnsülin direncine bağlı koltuk altı, boyun gibi derinin kıvrımlı bölgelerinde kahverengi (akantozis nigrikans) renk artışı görülür. Bu tablo zayıflama ve insülin direncinin kırılması ile düzeltilebilir.
Obez çocukta ergenlik normalden erken gelişebilir. Şişman kız çocuklarında ergenliğin erken gelişmesi yanısıra kıllanma ve adet düzensizlikleri de ortaya çıkabilir. Aşırı şişmanlık ergenlik gecikmesine de yol açabilir.
Tüm bu hormonal dengesizlikler yanı sıra şişman çocuklarda; yüksek tansiyon, hiperlipidemi, solunum bozuklukları, şeker hastalığı, ortopedik bozukluklar ve psikososyal bozukluklar ortaya çıkabilir. Obez çocuklarda kanda kötü kolesterolde (LDL-Kolesterol) yükselme, iyi kolesterolde (HDL-kolesterol) ise düşme gözlenir. Yağların artmasına bağlı olarak; kalp-damar hastalıkları görülme oranında artış, karaciğer yağlanması, safra kesesi hastalıkları ortaya çıkabilir.
Obez çocuk ve gençlerde ağırlık artışına bağlı olarak; eklemlere aşırı yük binmesi nedeni ile çeşitli ortopedik bozukluklar da ortaya çıkabilir.
Aşırı kilo, çocuklarda solunum fonksiyonlarını bozarak ve kalbe binen yükü artırarak hareket yeteneğini azaltır. Bu azalmaya bağlı ortaya çıkan hareketsizlik, enerji tüketimini daha da azaltarak bir kısır döngü oluşturur.
Hızlı kilo alma sık solunum yolu hastalıkları gelişimi açısından önemli bir risk faktörüdür. Ciddi obezitesi olanlarda uyku sırasında solunum durması görülebilir ve ciddi sorunlara yol açabilir.
Obezite bazı psikolojik bozuklukların ortaya çıkmasına da neden olur. Bu çocuklar sosyal ilişkilerden çekinerek daha içe kapalı bir hale gelebilirler. Bu çocuklarda karşı cinse yaklaşım da bozulabilir.
Obezitenin yönetimi
Obez çocuk mutlaka doktor kontrolü altında olmalıdır. Beslenme öyküsü, aile öyküsü, sistem muayeneleri, fizik aktivite öyküsü, büyüme kayıtlarının değerlendirilmesi ve bazı laboratuvar incelemelerinin yapılması gereklidir. Çocuğun beslenme öyküsü önemlidir. Çünkü bazı çocuklar çok fazla miktarda yememelerine karşın, aldıkları besinlerin yüksek düzeyde karbonhidrat ve yağ içermesi nedeni ile kilo alırlar.
Obez çocuklarda ayrıntılı öykü ve muayene sonrası bazı laboratuvar incelemeleri yapılıp, obezitenin hormonal bir bozukluğa bağlı olup olmadığı veya obezite sonucu herhangi bir hormonal bozukluk gelişip gelişmediği değerlendirilmelidir.
Obezitenin tedavisi
Çocukluk çağı obezitesinin tedavisi çok disiplinli bir yaklaşım içinde planlanmalıdır. Normal büyüme ve gelişmesini duraksatmayacak bir beslenme planı, aktivite ve yaşam planı değişikliğini içeren eğitim programına bütün aile fertleri dahil edilmelidir. Kilo kaybı uzun bir zaman dilimine yayılmalı kısa sürede kilo kayıplarından kaçınılmalıdır.
Beslenme: Günlük kalori yaşa uygun olmalı, büyümeyi duraksatacak kalori kısıtlamaları yapılmamalıdır. Dengeli beslenme esaslarına uyulmalı her öğün %50-55 karbonhidrat, %15-20 protein ve %30 yağ içermelidir. Glisemik indeksi yüksek gıdalardan kaçınılmalı, bol sıvı alımı sağlanmalıdır.
Egzersiz: Diyet ile birlikte uygun tempoda günlük egzersiz, aktif yaşam tarzı seçilmeli. Televizyon, bilgisayar oyunları gibi alışkanlıklardan uzaklaşılmalıdır.
İlaçlar: Çocukluk çağında yaş ne olursa olsun ilaçlar (metformin, orlistat, liraglutit) Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı tarafından belirlenmeli dozaj ve kullanım sıklığı kişiye göre ayarlanmalıdır.
Cerrahi tedavi: Daha çok yetişkinlerde kullanılmakla birlikte çocukluk çağında da son zamanlarda başarılı sonuçlar bildirilmektedir.