ERKEN ERGENLİK
Ergenlik, çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemidir. Yaşamın ikinci on yılını içine alan bu süreç fiziksel, cinsel ve ruhsal açıdan gelişme ve olgunlaşmanın meydana geldiği bir dönem olmasının yanı sıra bireyin geleceğine yön verdiği ve hayatının şekillendiği bir dönem olması açısından çok önemlidir.
Normal süreçte ergenlik kızlarda 10 yaş civarında meme tomurcuklanmasıyla, erkeklerde 12 yaş civarında testis hacminin artmasıyla başlar. Her iki cinste de 5 evrede tamamlanır. Bir evreden üst evreye geçiş 6-12 aylık zaman diliminde gerçekleşir. Ergenlik 2-4 yıl arasında tamamlanır. Çevresel, yapısal ve kalıtsal etkenlere bağlı olarak her çocukta farklı şekilde seyredebilir. Bu dönemde salgılanan hormonların etkisiyle, hızlı boy ve kilo artışı, vücut oranlarında değişiklikler ile cinsiyet özellikleri ortaya çıkar.
Ağır fizik egzersiz yapanlarda (sporcu, balerin gibi) ise ergenliğe giriş yaşı daha geç olabilir. Çocukların ergenlik başlama yaşı genellikle anne-babanın ergenlik yaşlarına paralellik gösterir. Özellikle kızlarda ilk adet görme yaşı anneninkine benzer.
Cinsel gelişme belirtilerinin kızlarda 8, erkeklerde 9 yaşından önce başlaması anormaldir ve ileri inceleme gerektirir. Kızlarda 8-10 yaş arasında cinsel gelişme belirtileri başlamışsa erkene kaymış ergenlik ve/veya erkence ergenlik açısından mutlaka değerlendirme yapılmalıdır. Çocuğun tahmini adet yaşı 10 yaşın altında ise tedavi açısından mutlaka ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir.
Erken cinsel gelişme kız çocuklarında erkeklerdekinden 10 kat daha sık görülür. Çoğu olguda neden bilinememekle birlikte hipofizde hamartom ve adenom, yumurtalıklarda ise kistlere bağlı görülebilir. Ayrıca bazı sendromlar, karaciğer tümörleri, yumurtalık tümörleri, tedavi edilmemiş hipotiroidi gibi hastalıklar da erken ergenliğe neden olabilir.
Cinsel gelişim sırasında vücutta cinsiyet hormonlarının etkisiyle önemli değişiklikler meydana gelir. Hızlı boy ve kilo artışı ile cinsiyet özelliklerinin belirginleşmesi (meme gelişimi, akne, ses kalınlaşması vb.) çocuğun hızla akranlarından ayrılmasına neden olur. Yaşıtları tarafından itilen bu çocuklar ruhsal gelişimleri henüz buna uygun olmadığından daha büyük çocuk gruplarına da kabul edilmediklerinden arkadaş gruplarından koparak içe kapanırlar. Ayrıca beden görünümü nedeniyle çevre tarafından daha büyük olarak algılandıklarından herkes onlardan yaşından daha olgun davranış bekler ve ruhsal gelişimi buna uygun olmayan çocuk çevre tarafından hiperaktif, şımarık, geri zekalı olarak değerlendirilebilir.
Diğer önemli sorun ilerde ortaya çıkan boy kısalığıdır. Cinsiyet hormonlarının etkisiyle yaşıtlarından önce hızlı boy atan çocuğun kemiklerindeki büyüme kıkırdakları da erken kapanacağından, büyümesi yaşıtlarından önce sonlanır ve yetişkin boyu kısa kalır. Böylece ilkokulda sınıfın en uzunu olan çocuk, liseye geldiğinde sınıfın en kısası haline gelebilir.
Erken cinsel gelişim gösteren bir çocuk tedavi edilmeli midir? Bu sorunun yanıtı EVET’dir. Nedeni ne olursa olsun erken cinsel gelişim iki önemli probleme yol açmaktadır. Bunlardan ilki çocukta ortaya çıkan davranışsal ve psiko-sosyal problemler, diğeri ise boy kısalığıdır.
Erken cinsel gelişim, beyindeki merkezlerin erken uyarılmasına bağlıysa tedavide bu gelişimi önleyen hormon tedavisi yapılabilir. Bunlar 28 günde bir yapılan enjeksiyonlar şeklindedir. İlaçların etkileri sadece kullanıldıkları süre içinde geçerlidir, kalıcı herhangi bir yan etki gösterilmemiştir. Tedavi kesildiğinde cinsel gelişimi kaldığı yerden devam edecektir. Genellikle ebeveynlerin bu aşamada “çocuklarına hormon verilmesinin zararlı olabileceği” şeklindeki endişeleri tümüyle gereksizdir.
Hepimizin ortak amacı, çocuklarımızın beden ve ruh sağlığı açısından normal bireyler olarak büyümelerini sağlamaktır.